9 sınıf tarih abbasi devleti ve türkler

14 Suriye Selçuklu Melikliği’nin kuruluş tarihi ve kurucusu aşağıdaki şıklardan hangisinde doğru olarak verilmiştir? a. Tutuş - 1079 10- Devlet ve kilisenin iki ayrı otorite olduğunu belirten kanunname hangisidir. 25- Türklerin balkanlarda kalıcı oldukları ve burayı yurt edindikleri tescillenmiş olduğu savaş hangisi 9 sınıf Tarih kitabı TÜM SAYFALARIN cevapları MEB. 02/12/2018 - by admin - Leave a Comment. 9. sınıf Tarih kitabı TÜM SAYFALARIN cevapları MEB. MEB Yayınları 9. sınıf Tarih kitabında yer alan ödev sorularının cevaplarını sayfa numaralarına göre cevapladık. Tüm sayfaların cevaplarına linklere tıklayarak ulaşabilirsiniz. SınıfTarih Dersi 2.Dönem 1.Yazılı; TARİH DERSİ 9.SINIF 2.DÖNEM 1.YAZILI SINAVI. Göktürk devleti, ikinci defa kurulduğu zaman Uygurlar Göktürk devleti içinde yer almışlardır. 742-743 senelerinde Göktürklerin hakimiyeti altında bulunan Karluk, Basmil ve Uygur oymakları Göktürk kağanı Ozmış'ı mağlup edip öldürdüler. 10 Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı - Biryay Ders Kitabı Cevapları 2020-2021- Sayfa 17. 1. Abbasi ordusunda Türklerin ne kadar büyük bir yer işgal ettiklerini biliyoruz. cümlesinde kullanılan işgal etmek kelime grubunun hangi anlamda kullanıldığını söyleyiniz. Bu cümlede işgal etmek kelime grubu "yer kaplamak, elde etmek TürklerinAbbasi Devleti’ndeki askerî ve siyasi gelişmelerde oynadıkları rolleri VIII ve XII. yüzyıllar arasında İslam medeniyeti çerçevesindeki ilmî faaliyetleri öğreneceğiz BİRLİKTE Düşünüyor, Tasarlıyor, Üretiyor ve Paylaşıyoruz. 9.5.1. İSLAMİYET’İN DOĞDUĞU DÖNEMDE DÜNYA 9.5.2. İSLAMİYET YAYILIYOR 9.5.3. EMEVİLER 9.5.4. ABBASİ DEVLETİ VE TÜRKLER Site De Rencontre A La Campagne Gratuit. Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 9. sınıf tarih dersinin 5. ünitesi olan İslam Medeniyetinin Doğuşu ünitesinin 4. konusu olan Abbasi Devlet Teşkilatında Türkler konusuna yer verdik. Abbasi Devlet Teşkilatında Türkler konusunu “Türklerin Abbasi Devleti’ndeki askerî ve siyasi gelişmelerde oynadıkları rolleri kavrar.” kazanımı çerçevesinde anlattık. Bu Yazının İçindeki Başlıklar Abbasi Devlet Teşkilatında TürklerTürklerle Müslümanlar Arasındaki İlişkilerAbbasi Devleti ile Büyük Selçuklu Devleti İlişkileriAbbasi Devlet Teşkilatında Türklerin GörevleriAvasım Şehirleri Hakkında BilgiSugur Nedir?Samarra Şehri Hakkında BilgiTartışalım Abbasi Halifesinin Sadece Türklerin Yaşadığı Bir Şehri Kurmasının Nedenleri Neler Olabilir? Abbasi Devlet Teşkilatında Türkler Ders Tarih 9 Ünite İslam Medeniyetinin Doğuşu Konu Abbasi Devlet Teşkilatında Türkler Kazanım Türklerin Abbasi Devleti’ndeki askerî ve siyasi gelişmelerde oynadıkları rolleri kavrar. Abbasi Devlet Teşkilatında Türkler konusunda öncelikle Türklerle Müslümanlar arasındaki ilişkilere değindik. Daha sonra Abbasi devlet teşkilatında Türklerin hangi görevlere getirildiklerini inceledik. Bu doğrultuda Avasım, Samarra ve Sugur gibi kavramları açıkladık. Türklerle Müslümanlar Arasındaki İlişkiler Türklerle Müslümanlar arasında ilk ilişkiler nerede başlamıştır, ne zaman başlamıştır, nasıl başlamıştır ve ne aracığı ile başlamıştır? bilgi verelim. Müslüman Araplar ve Türkler ilk olarak 7. yüzyıl civarlarında karşılaşmışlardır. Batıya doğru büyük bir ordu ile ilerlemeye çalışan Çin’in Orta Asya’daki sert tutumu yüzünden İslamiyet’in Türkler arasında yaygınlaşmaya başladığını söyleyebiliriz. Çin’in Türklere karşı olan bu sert tutumu Türklerin Müslüman olan Araplarla yakınlaşmasını sağladı. Orta Asya’da Çin hükümetinin egemenliğini kurmasına engel olmak amacıyla Müslüman olan Araplar ve Türklerin ittifakına karşı Çin ile Talas’ta bir savaş gerçekleşti. Bu savaşta Türkler ve Müslüman olan Araplar başarılı oldu. Emeviler döneminde olan seferlerde Müslüman Arapların Türklere karşı olan sert tutumundan dolayı Türklerin Müslüman Araplara tepki koymuşlardı. Talas Savaşı’ndaki bu yakınlaşmayla bu tepki ortadan kalktı. Türkler Talas Savaşı’ndan sonra Müslümanlığı kabul etmeye başladı. Türklerin gruplar halinde Müslüman olmaları 10. yüzyıldan sonra arttı. Karluk’tan sonra Yağma ve Çiğil Türkleri sonra Oğuzlar’da İslamiyet arttı. Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri ilk Müslüman devletlerden olan Karahanlı Devleti’ni, Oğuzlar ise Büyük Selçuklu Devleti’ni kurdular. Abbasi Devleti ile Büyük Selçuklu Devleti İlişkileri Büyük Selçuklu Devleti ve Abbasi Devleti arasındaki ilişkiyi tarihsel süreç içinde açıklayalım. Özellikle Tuğrul Bey dönemindeki ilişkiler hakkında bilgi verelim. On birinci yüzyıl civarlarında İran bölgesinden yeni bir güç, yönetim, otorite olarak ortaya çıkmıştır Büyük Selçuklu Devleti. Abbasi Devleti ikinci devrinde zayıflamış, toprak kaybetmiş ve hilâfet toprakları üzerinde zayıflamıştır ve otoritesini kaybetmeye başlamıştır. Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Sultan Tuğrul Bey 1055 yılı civarlarında Bağdat’ı kurtararak Abbasi Devleti halifesine dini itibarını ve gücünü iade etmiştir. Abbasi Devleti halifeleri, yaklaşık olarak yarım asır Selçuklu Devleti’nin siyasi hâkimiyetleri altında varlıklarını devam ettirdi. Bir Türk devleti olan Selçuklu Devleti sadece Bağdat’ı değil bütün Irak ve Suriye’yi de Şii tehlikesinden kurtardı. Başta Bağdat olmak üzere büyük şehirlerde medreseler kuran Selçuklu Devleti fikri bakımdan da Şiiler ile mücadele etti. Büyük Selçuklu Devleti taht kavgaları sebebiyle zayıflamaya başladığı sıralarda, Abbasi halifeleri maddi iktidarı da ele geçirmek üzere harekete geçtiler ancak başarısız oldular. Abbasi Devlet Teşkilatında Türklerin Görevleri Türkler Abbasi Devlet teşkilatında ne gibi görevler almıştır? Abbasilerin uyguladığı politika gereği devlet içinde Türklere de görevler verildi. Bu görevlerin; Abbasi Devleti’nin Halifesi Harun Reşid ile başladığını söyleyebiliriz. İlk olarak muhafız birliğini Türklerden meydana getirmiştir. Antakya ve Avasım eyaletleri meydana getirmiştir. Bizans’tan gelebilecek tehditlere karşı bu eyaletlere Türklerden oluşan askeri birlikler yerleştirilmesini sağlamıştır. Abbasi Halifesi Harun Reşid’den sonra oğulları; Halife Me’mun ve Halife Mutasım dönemlerinde ise Türklerin, Abbasi Devleti içindeki etkileri daha da artmıştır. Abbasi Halifesi Harun Reşid’in ölümünden sonra Abbasi Devleti’nin yeni halifeleri olacak olan oğulları Me’mun ve Emin arasında hilafet mücadelesi oluşmaya başladı. Abbasi halifesi Harun Reşid’in oğullarının bu hilafet mücadelesinin başlaması; Arap ve İranlılar’ın iktidar mücadelesine dönüştü. Bu mücadelede halife Me’mun’u İranlılar desteklediği için İranlılar Abbasi Devleti içinde daha etkin rol oynamaya başladı. Abbasi Devleti Halifesi Halife Me’mun’u gölgelemeye başlayan İranlılardan rahatsız olan Abbasi Devleti halifesi halife Me’mun, Arap ve İranlılara karşı orduya Türk askeri birliklerini bir denge kurmaları amacı ile orduya koymuştur. Halife Me’mun’un Türkleri orduda bir denge unsuru olarak görmesinin nedeni Türklerin Abbasi Devleti’nde Araplara ve İranlıların nüfusuna karşı çıkabilecek siyasi tecrübe yeterliliğine ve askeri yeterliliğe sahip olduklarını düşünmesidir. Avasım Şehirleri Hakkında Bilgi Avasım şehirleri hakkında bilgi verelim. Kim tarafından, ne zaman, nerde, nasıl ve neden kuruldu ve isimleri nelerdi? Detaya girecek olursak; Avasım sözlükte “korumak, engel olmak; sığınmak” anlamındaki asm kökünden türeyen asımenin çoğuludur. “Koruyanlar, müstahkem mevkiler” anlamına gelmektedir. İslâm ordularının savaş maksadıyla sınırdan uzaklaştıkları zaman ülkeye girmeden önce düşman saldırılarına karşı sığınıp korundukları bölgeler olduğu için bu ad verilmiştir Avasım Şehirlerine. Avasım ve Antakya da bulunan şehirleri Abbasi Devleti döneminde kurulmuştur. Abbasi Devleti halifesi Halife Harun Reşid zamanlarında kurulmuşlardır ve daha çok Bizans ile sınır olan bölgelerde yoğunlaşmaktadır Avasım Şehirleri. Abbasi Devlet halifesi halife Harun Reşid o zamanki Türklerin askeri gücünden faydalanmak amacıyla Avasım şehirlerini Bizans sınırlarına koymuştur. Abbasi halifesi Harun Reşid Türklere ve Türklerin askeri gücüne güvenerek Bizans Devleti’nden gelebilecek herhangi bir tehdide karşı Abbasi Devleti’ni savunacaklarını düşündüğü için Avasım şehirlerini Bizans İmparatorluğu’nun sınırlarına koymuştur. Bu Avasım şehirlerinin yerinin belirlenmesinde Abbasi Devleti tarafından fethedilen toprakların savunulmasını ve yeniden kaybedilmemesini sağlamaktaydı. Müslümanların fetihlerden sonra Suriye’de teşkil ettikleri beş askeri bölgeden en kuzeydeki Cündü Kınnesrin, Abbasi halifesi Ebu Cafer zamanından itibaren çok büyümüş ve geniş bir sahayı kaplamıştı. Bu saha kısaca Avasım adıyla bir bölge haline geldi ve tamamıyla askerî teşkilâta bağlayarak önemli noktalara askerî birlikler yerleştirdi. Bu yeni eyalet Antakya’dan güneybatıda Asi nehrinin denize döküldüğü yere, güneydoğuda Halep, Menbic ve bunun yanında Bizans sınırına kadar uzanan araziyi içine alıyordu. Yaklaşık 10. yüzyılda ise Antakya onun yerini aldı. Sugur Nedir? Avasım’ın kuzey ve kuzeydoğusunda sınır kalelerinin yer aldığı Sugur denilen kuşak ise 10. yüzyılda Tarsus, Adana, Massisa, Zibatra, Maraş, Malatya ve Hısnımansur’dan geçerek Samsat, oradan da Fırat’ın Batı kıyısını takip ederek Bâlis’e kadar uzanıyordu. Arap coğrafyacıları Sugur’u bazen müstakil bir bölge, bazen de Avasım’a bağlı ikinci derecede bir idari bölge olarak kaydederler. Sugur genellikle Antakyanın valisi tarafından idare edilmekteydi. İlk fetihlerden itibaren İslâm ordularının en fazla faaliyet gösterdikleri bölgelerin başında Sugur ve Avâsım gelmekteydi. Sınırlara yerleştirilmiş olan birlikler hemen her yıl yaz ve kış Anadolu içlerine akınlar tertip ediyorlardı. Aynı şekilde Bizans’ın ilk hedefi de Sugur ve Avasım’dı. Sınır şehirleri, askerî birliklerin bulunmasının yanında ülkenin çeşitli bölgelerinden gelen gönüllülerin toplandıkları yerlerdi. Bölge nüfusu ilk başlarda yerli Hıristiyanlar ve Müslüman Araplardan meydana geliyordu. Abbasiler’in hilafete geçmelerinden sonra özellikle Halife Mansur ve Halife Harun Reşid zamanlarında Sugur şehirleri yeniden tamir ve tahkim edilerek yeni birlikler yerleştirildi. Bu yeni birlikler arasında Horasanlılar ve Türklerin çoğunluktaydı. Samarra Şehri Hakkında Bilgi Samarra şehri hakkında bilgi verelim. Abbasi Devleti’nin halifesi Mu’tasım’ın döneminde aynı zamanda sadece Türklerin yaşaması amacıyla yapılmış Samarra adlı bir şehir vardır. Türk asıllı Abbasi komutanı Eşnas tarafından 830’lu yıllarda kurulmuştur. Ayrıca Samarra şehri kuruluşundan itibaren 56 yıl boyunca Abbasi Devleti’ne başkentlik yapmıştır. Abbasi Devleti’nin Halifesi Mu’tasım’ın sadece Türklere özel olan Samarra şehrini yapması onun Türklere çok değer verdiğini ve çok güvendiğinin göstergelerinden biridir. Şehrin kurulma amacı çoğunluk olarak; bir kısmı Türklerden oluşan orduya ve bölgede yaşamını sürdüren Türk ırkına yeni ve kendilerine özel bir yerleşim yeri sağlamaktı. Şehir Dicle Nehri’nin yakınlarında bulunmaktadır. Ayrıca Samarra şehri tarih boyunca Müslümanların yapmış olduğu en büyük şehirlerden biri olma özelliğine sahiptir. Tartışalım Abbasi Halifesinin Sadece Türklerin Yaşadığı Bir Şehri Kurmasının Nedenleri Neler Olabilir? Abbasi halifesinin içinde sadece Türklerin bulunduğu bir şehir kurmasının nedenleri neler olabilir?sorusunu yanıtlayım. Abbasi Devleti’nin halifesi Halife Me’mun kendi halifelik dönemine Türkleri, başta İranlıları ve Arapları ayırmak, Türklerin tecrübe ve yeterliliğine güvenerek aralarında denge kurmak amacıyla orduya yerleştirmeye başlamasına rağmen sonralarında Abbasi Devleti halifesi Me’mun’un bu eylemi Abbasi Devleti’nin bir politikası haline gelmiştir. Abbasi Devleti Halifesi Mu’tasım’ın halifelik yaptığı dönemlerde ise Türklerin Abbasi Devleti içindeki yeri daha da arttı. Abbasi Devleti halifesi Mu’tasım yardımıyla daha da sağlamlaştı. Orduda Türk askeri olarak sadece rütbesiz askerleri değil Türk komutanları da yerleştirdi. Bazı Türk komutanları Afşin, Aşnas, Boğa el-Kebir, Urtuç gibi Abbasi Devleti içinde çıkan iç isyanları bastırmakta görev almıştır. Bizans Devleti’ne olan seferlere ve Anadolu’ya olan seferlere de katılmışlardır. Abbasi Devleti’nde Türkler, sadece orduda değil siyasi ve idari sahada da güç kazanmıştı. Türk komutanlar idari kadrolarda görev alıyorlardı ve Abbasi Devleti içinde çeşitli haklara sahiptiler. Hatta Abbasi Devleti halifesi Mütevekkil’den itibaren halifelerin belirlenmesinde de rol oynamışlardır. Bu durum Büveyhilerin Bağdat’ı ele geçirmesine kadar devam etmiştir. Bu olaydan sonra Abbasi halifeleri, bütün siyasi güçlerini ve askerî otoritelerini kaybetmiştir. Büveyhiler meşruiyet kaynağı ve dini lider olarak Abbasi halifelerini başta tutmuşlardı. İstediklerini halife yaparken istemediklerini de hiçbir zorlukla karşılaşmadan görevinden alabiliyorlardı. Daha öncelerde İslam dininin başkenti olan Bağdat bu süreç içerisinde İslam dininin başkenti olmaktan çıkmıştı. 5. Ünitenin Tüm Konuları İslam Medeniyetinin Doğuşu ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz. 1. Konu İslamiyet’in Doğduğu Dönemde Dünya 2. Konu İslamiyet Yayılıyor Abbasiler 750 – 1258 Halk desteğini kaybeden Emeviler Abbasi ailesi ile birlikte hareket edenlerin çıkardığı isyanın başarıya ulaşması sonucunda yıkılmıştır. Ebü’l-Abbas’ın Kûfe’de halife ilan edilmesiyle İslam tarihinde Abbasiler Dönemi ikinci halifeleri Ebu Ca’fer el-Mansur zamanında Bağdat şehrini kurarak burayı devletin merkezi haline getirmişlerdir. Halife Mansur Dönemi’nde, Arap ve mevali arasındaki fark ortadan kalkmıştır ve İranlılar, devlet içinde etkin hale Ca’fer el-Mansur Dönemi’nde Anadolu’ya akınlar yapılmış ve Halife Mehdi Dönemi’nde Bizans vergiye Devleti, en parlak günlerini Harun Reşid’in halifeliği zamanında yaşamıştır. Bu dönemde ziraat, ticaret, bilim ve eğitim düzeyi artmış; Bağdat, Doğu’nun en büyük ve en önemli ekonomik merkezi haline topraklara hükmedip kültürel alanda gelişmiş olan Abbasiler IX. yüzyılda siyasi güçlerini kaybetmeye merkezi otoritesinin zayıflamasıyla birlikte merkezden uzak eyaletlerde Tavaif-i Mülük olarak adlandırılan kısa ömürlü devletçikler YıkılmasıAbbasiler, bütün olumsuzluklara rağmen siyasi yaşamını 1258 yılına kadar devam ettirdi. Bu tarihte Cengiz Han’ın torunu Hülagü, Bağdat şehrini işgal ederek Abbasi Devleti’ne son hükümdarı Baybars, Moğolları yenilgiye uğrattıktan sonra Abbasi ailesinden el- Müstansır’ı, Kahire’de halife ilan etmiştir. Böylece halifelik makamı, 1517’de Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim’in Memlüklüleri ortadan kaldırmasına kadar Abbasi ailesinde Devlet TeşkilatıAbbasi Devleti de Emeviler gibi saltanat sistemiyle yönetilmiştir. Halifelerin siyasi otoritelerinin zayıflaması üzerine, devlet erkanı arasında ortaya çıkan iktidar mücadelesine son vermek maksadıyla Emirü’l-ümeralık kurumun başındaki kişi olan Emirü’l-ümera, geniş yetkilere sahip olduğundan hutbe ve paralarda halifenin isminden sonra Sasanilerin yönetim yapısını örnek alarak vezirlik kurumunu oluşturmuşlardır. Harun Reşid devrinden itibaren ise kadılkudatlık baş kadılık makamı Devri’nde siyasi, iktisadi ve dini sebeplere dayanan isyanlara sık sık rastlanmaktadır. İsyan hareketinin altında milliyetçilik düşüncesinden daha çok özellikle İran kökenli dini ideoloji yatıyordu. Bu isyanları bastırmak için Divanü’z-zenadıka adı verilen bir kurum şehirlerinde asayiş, şurta teşkilatı tarafından devlet işlerini görüşmek için farklı divanlar Sosyal HayatAbbasi Devleti’nin sınırları içinde Araplar başta olmak üzere, İranlılar ve Türkler gibi çeşitli kavimlere mensup insanlar yaşamaktaydı. Hoşgörülü bir yönetim anlayışının benimsenmesine rağmen zaman zaman bu kavimler arasında çatışmalar İslam toplumu genel olarak havas ve avam denilen tabakadan oluşuyordu. Halifenin yakınları, vezirler, emirler, kadılar, alim ve katipler havas tabakasında iken esnaf ve sanatkarlar, çiftçiler, askerler, köleler ve diğer gruplar da avam tabakasına sınıflardan biri de zimmilerdir. Zimmiler Yahudi ve Hristiyanlardan oluşan Devleti’nde Türklerle İlişkilerMısır’da Kurulan Türk-İslam DevletleriTolunoğulları Devleti 868 – 905İhşidiler 935 – 969Eyyubiler 1171 – 1250Memluklular 1250 – 1517 9. Sınıf Tarih Kazanım Testi Künyesi[2019 – 2020]SINIF9. SINIFDERSTarihTESTİN KONUSUTürklerin İslamiyet’i Kabulü ve İlk Türk İslam DevletleriTESTİN ADITürklerin İslamiyet’i Kabulü ve İlk Türk İslam Devletleri – 2SORU SAYISIEĞİTİM DÖNEMİ2019 – 2020 EĞİTİM DÖNEMİ 1 Karahanlılarda tahta çıkan hükümdar, Abbasi halifesi tarafından tasdik edilmiş, ülkede halife adına para bastırılıp hutbe okutulmuştur. Buna göre ; I. Karahanlı Devleti halife tarafından yönetilmiştir. II. İslam kültürünün devlet yönetimine etkisi olmuştur. III. Karahanlılar, Arap kültürünü tamamen benimsemişlerdir. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A Yalnız I. B Yalnız II. C I ve II. D II ve III. E I, II ve III. CEVAPB 2 Gazneliler ile ilgili; I. Selçuklularla Dandanakan Savaşı’nı yapmaları, II. Abbasi halifesini Büveyhoğullarına karşı korumaları, III. Baharat Yolu’nu ele geçirmeleri durumlarından hangileri İslam dünyasının koruyucusu hâline geldiklerine kanıt olarak gösterilebilir? A Yalnız I. B Yalnız II. C I ve II. D II ve III. E I, II ve III. CEVAPB 3 Gazneli Mahmut, Hindistan’a 17 sefer düzenlemiştir. Bu seferlerde elde ettiği ganimetlerle Hindistan’da cami, mescit, han, hamam gibi eserler yaparak İslamiyet’in Hindistan’da yayılmasını sağlamıştır. Buna göre; I. İslamiyet, farklı bir coğrafyada yayılma alanı bulmuştur. II. Gazneli Mahmut, sosyo-kültürel faaliyetlere önem vermiştir. III. Gazneliler, en güçlü dönemlerini yaşamışlardır. yargılarından hangilerine ulaşılabilir? A Yalnız I. B Yalnız II. C Yalnız III. D I ve II. E I, II ve III. CEVAPD 4 I. İkili teşkilatla yönetilmiştir. II. Kut anlayışına dayalı veraset sistemi uygulanmıştır. III. Taht, otağ, davul gibi hükümdarlık sembolleri kullanmıştır. Karahanlı Devleti ile ilgili verilen gelişmelerden hangileri İslamiyet öncesi Türk devlet geleneğinin devam ettiğini kanıtlamaktadır? A Yalnız I. B Yalnız II. C I ve II. D II ve III. E I, II ve III. CEVAPE 5 Aşağıdakilerden hangisi Türk-İslam dönemine ait eserlerden biri değildir? A Yenisey Yazıtları B Dîvânü Lûgati-t Türk C Atabet-ül Hakayık D Kutadgu Bilig E Divan-ı Hikmet CEVAPA 6 1055 yılında Abbasi Halifesi Kaim Bi-Emrillah, Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’den yardım istedi. Tuğrul Bey, askerleriyle Bağdat’a gelerek Büveyhoğullarını yendi ve halifeyi bu baskıdan kurtardı. Abbasi halifesi yaptığı yardımlar nedeniyle Tuğrul Bey’e “Doğu’nun ve Batı’nın Sultanı” unvanını verdi. Hutbenin Tuğrul Bey adına okunmasını istedi. Yalnızca bu bilgiler dikkate alındığında aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz? A Selçuklular, İslam dünyasının koruyuculuğunu üstlenmiştir. B Selçukluların başkenti Bağdat yakınlarındadır. C Türk hükümdarı, Abbasi halifesine yardım etmiştir. D Abbasi halifeleri Selçuklu sultanları için dinî lider durumundadır E Abbasi halifesi, yönetimine tepki gösteren devletlerle mücadelede dışarıdan destek almıştır. CEVAPB 7 Büyük Selçuklu Devleti’nde melik denilen sultan çocukları, atabeyler tarafından vali olarak atandıkları bölgelerde devlet işlerinde eğitilmişlerdi. Büyük Selçuklu Devleti bu uygulama ile aşağıdakilerden hangisini amaçlamış olamaz? A Yeni Türk devletlerinin kurulmasını sağlamak B Taşra yönetimini denetim altında tutmak C Meliklerin, halkın ihtiyaçlarını gözlemlemesini sağlamak D Meliklere devlet yönetiminde deneyim kazandırmak E Eyaletlerdeki devlet egemenliğini pekiştirmek CEVAPA 8 • Selçuklular ile Bizans arasındaki ilk savaştır. • Anadolu’ya yapılan Türk akınları hızlanmıştır. Hakkında bilgi verilen savaş aşağıdakilerden hangisidir? A Pasinler Savaşı B Malazgirt Savaşı C Miryokefalon Savaşı D Serahs Savaşı E Talas Savaşı CEVAPA 9 Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, Malazgirt Savaşı’ndan sonra komutanlarına Anadolu için Toprak fethedenin malıdır.’’ diyerek fethettikleri yerlerin kendilerine verileceğini ifade etmiştir. Sultan Alparslan’ın bu uygulama ile aşağıdakilerden hangisini amaçladığı söylenebilir? A Merkezî otoritenin güçlenmesini sağlamak B Anadolu’da fetih hareketlerini hızlandırmak C Anadolu’yu Moğol saldırılarına karşı korumak D Haçlı seferlerinin başlamasına engel olmak E Türkmenlerin Anadolu’ya gelmesini önlemek CEVAPB 10 I. Serahs Savaşı II. Pasinler Savaşı III. Malazgirt Savaşı IV. Katvan Savaşı Yukarıdaki savaşlardan hangilerinin, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında etkisinin olduğu söylenebilir? A Yalnız I. B Yalnız III. C II ve III. D I ve IV. E I, III ve IV. CEVAPC 11 Selçuklular, Malazgirt Savaşı’ndan sonra doğudan gelen Türkmenleri fethettikleri bölgelere yerleştirmeye başlamışlardır. Selçukluların bu politikayla; I. fethedilen bölgelerde kalıcı olmak, II. Anadolu’da Türk nüfusunu artırmak, III. Bizans İmparatorluğu’nun Anadolu’daki etkinliğini azaltmak amaçlarından hangilerini hedeflediği söylenebilir? A Yalnız I. B Yalnız II. C Yalnız III. D I ve III. E I, II ve III. CEVAPE 12 Büyük Selçuklu Devleti’nin yıkılmasında; I. Karahıtaylarla Katvan Savaşı’nın yapılması, II. ülkenin hükümdar ailesinin ortak malı sayılması, III. Bâtınilerin zararlı çalışmalarda bulunması durumlarından hangilerinin etkili olduğu söylenebilir? A Yalnız I. B Yalnız II. C Yalnız III. D II ve III. E I, II ve III. CEVAPE Emevi Devleti’nin son dönem halifelerinin kötü yönetimi ve hanedan üyeleri arasındaki mücadeleler merkezî otoriteyi mevali politikası ve Kerbela olayı gibi gelişmeler de buna eklenince Emeviler halk desteğini kaybetti. Bu gelişmelere karşı Abbasi ailesi, Horasan’da eşitlik ve adalet düşüncesiyle isyan hareketi hanedanına karşı cephe alan çeşitli grupların bu isyanda Abbasi ailesi ile birlikte hareket etmesi isyanı başarıya ulaştırdı. Ebü’l-Abbas, Kûfe’de halife ilan edildi. Abbasiler ikinci halifeleri Ebu Ca’fer el-Mansur zamanında Bağdat şehrini kurarak burayı devletin merkezi hâline Mansur Dönemi’nde, Arap ve mevali arasındaki fark ortadan kalkmıştır ve İranlılar, devlet içinde etkin hâle gelmiştir. Abbasi halifeleri, Sasanilerin yönetim yapısını örnek alarak vezirlik kurumunu kurdu. Mansur Dönemi’nde Anadolu’ya akınlar yapılmış ve Halife Mehdi Dönemi’nde Bizans vergiye Mehdi Dönemi’nde Basılan ParaAbbasi Devleti, Harun Reşid zamanında en parlak günlerini yaşamıştır. Bu dönemde ziraat, ticaret, bilim ve eğitim düzeyi artmış; Bağdat, Doğu’nun en büyük ve en önemli ekonomik merkezi hâline her ne kadar geniş topraklara hükmedip kültürel alanda gelişmiş olsa da ilk yıllardan itibaren devletten kopmalar başladı. Örneğin Endülüs Emevileri’nin bağımsızlığını kazanmasından sonra Fas’ta İdrisiler, Tunus’ta Ağlebiler gibi bağımsız ve yarı bağımsız devletler ortaya çıkmaya yüzyılın ortalarından itibaren Abbasilerin gücü, Mısır’dan batıya geçemiyordu. 868-905 yılları arasında Tolunoğulları ve 935-969 yılları arasında İhşidler gibi Türk devletleri, Mısır ve Suriye’ye hâkim olarak batıdaki Abbasi sınırını ve Endülüs Emevi DevletleriDoğudaki durum da batıdakinden çok farklı değildi. Maveraünnehir’de Samaniler, Horasan’da Tahiriler halifeye bağlı olmakla beraber iç ve dış işlerinde tamamen bağımsız hareket ediyordu. Abbasiler, bütün olumsuzluklara rağmen siyasi yaşamını 1258 yılına kadar devam ettirdi. Bu tarihte Cengiz Han’ın torunu Hülagü, Bağdat şehrini işgal ederek Abbasi Devleti’ne son ailesinden el- Müstansır, Memlük Sultanı Baybars tarafından Kahire’de halife ilan edildi. Böylece halifelik makamı, 1517’de Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim’in Memlüklüleri ortadan kaldırmasına kadar Abbasi ailesinde Devlet Teşkilatında TürklerAbbasi Devletinde Türklere GörevAbbasi Devletinde Siyasi ve İdari Alanda TürklerAbbasi Devlet Teşkilatında Türkler747 yılında büyük bir ordu ile batıya doğru ilerlemeye başlayan Çin’in, Orta Asya’daki sert tutumu Türklerin Abbasilerle yakınlaşmasını Müslüman Arapların ortak güçleri Talas’ta Çin kuvvetleriyle karşılaştı. Türklerin desteğini alan Müslüman Araplar, 751’de Talas Savaşı’nı kazandı. Bu savaşın sonucunda, Orta Asya’yı egemenliği altına almak amacıyla gelen Çinliler geri püskürtülmüştür. Böylece Orta Asya, Çin hâkimiyetine girmek üzereyken Müslümanların ve Türklerin eline Devletinde Türklere GörevEmeviler Dönemi’nde Türkler üzerine yapılan seferlerde Müslüman Arapların sert tutumu Türklerde, Müslümanlara karşı bir tepki oluşturmuştu. Ancak Talas Savaşı sonrasındaki yakınlaşma ile Türkler, Müslümanlığı kabul etmeye başladı. Abbasilerin uyguladığı politika gereği Türklere devlet içinde görevler de Halifesi Harun Reşid, muhafız birliğini Türklerden meydana getirmiştir. Bizans’tan gelebilecek tehditleri önlemek için merkezi Antakya olan Avasım eyaleti kurularak Türklerden oluşan askerî birlikler bu şehirlere yerleştirilmiştir. Harun Reşid’in oğulları Halife Me’mun ve Mu’tasım Dönemlerinde ise Türklerin devlet içindeki etkileri daha da Reşid’in ölümünden sonra oğulları Emin ve Me’mun arasındaki hilafet mücadelesi Arap ve İranlıların iktidar mücadelesine dönüştü. Halife Me’mun’u bu mücadelede İranlılar desteklediği için devlet içinde İranlılar etkin bir hâle geldi. Ancak İranlıların güçlenmesi Me’mun’un iktidarını gölgelemeye başlayınca bu durumdan rahatsız olan halife, Arap ve İranlılara karşı Türkleri orduda bir denge unsuru olarak gördü. Çünkü Türkler, Abbasi Devleti’nde Arap ve İranlıların nüfuzuna karşı çıkabilecek siyasi tecrübe ve askerî güce sahipti. Me’mun’un halifeliğinin son yıllarında Türkleri, askerî birliklerin arasına almaya başladığı ve bunu bir devlet politikası hâline getirdiği Mu’tasım zamanında devlet içindeki Türklerin durumu daha da sağlamlaştı. Afşin, Aşnas, Boğa el Kebir, Urtuç gibi Türk komutanlar, ülke içinde çıkan isyanların bastırılmasında görev almış ve Bizans üzerine Anadolu’ya yönelik seferlere de katılmışlardır. Bu dönemde halife, Bağdat’ın kuzeyinde sadece Türklere ait olan Samarra şehrini Camisi TemsilîAbbasi Devletinde Siyasi ve İdari Alanda TürklerAbbasi Devleti’nde Türkler, sadece orduda değil siyasi ve idari sahada da güç kazandı. Türk komutanlar, idari kadrolarda görev alıp devletin yönetiminde büyük ölçüde söz sahibi oldu. Hatta Halife Mütevekkil’den itibaren halifelerin belirlenmesinde bile rol oynadılar. Bu durum Şii bir hanedan olan Büveyhilerin Bağdat’ı ele geçirmesine kadar devam etti. Bu olaydan sonra Abbasi halifeleri, bütün siyasi ve askerî otoritelerini kaybetti. Büveyhiler, merkezî hükûmetin meşruiyet kaynağı ve dinî lider olarak Abbasi halifelerini başta tuttu. İstediklerini halife yapıyor, istemediklerini de hiçbir zorlukla karşılaşmadan bertaraf edebiliyorlardı. Bu süreçte artık Bağdat, İslam dünyasının bir merkezi olmaktan yüzyılda İran’da yeni bir güç olarak Büyük Selçuklular ortaya çıkmıştı. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, 1055 yılında Bağdat’ı kurtararak halifeye dinî itibarını iade etti. Halifeler, yarım asır kadar Selçukluların siyasi hâkimiyetleri altında varlıklarını devam Bey TemsilîBir Türk devleti olan Selçuklular sadece Bağdat’ı değil bütün Irak ve Suriye’yi de Şii tehlikesinden kurtardı. Başta Bağdat olmak üzere büyük şehirlerde medreseler kuran Selçuklular, fikrî bakımdan da Şiilerle mücadele etti. Büyük Selçuklu Devleti taht kavgaları sebebiyle zayıflamaya başladığı sıralarda, Abbasi halifeleri maddi iktidarı da ele geçirmek üzere harekete geçtiler ancak başarılı olamadılar.

9 sınıf tarih abbasi devleti ve türkler